Aşağıda belirtilen seçenekler aracılığıyla veya istediğiniz zaman çerez politikası sayfamızdan seçimlerinizi yönetebilirsiniz. Yaptığınız seçimler, bu tarayıcı için geçerli olacaktır.
Zorunlu Çerezler
İşlevsellik İçin Gerekli Olan Çerezler
Performans ve Analiz İçin Gerekli Olan Çerezler
Hedefleme ve Reklam Çerezleri

ÖZEL | Luciano: Takımıma her şeyimi veriyordum

-
Fenerbahçe'nin eski stoperlerinden Fabio Luciano, sarı-lacivertli takımdaki günlerinden, oyun karakterinden ve golcü kimliğinden bahsetti.

Ufuk Kaan Karacan

Fenerbahçe'nin eski stoperlerinden Fabio Luciano, sarı-lacivertli takımdaki günlerinden, oyun karakterinden ve golcü kimliğinden bahsetti.

Rakip takıma saygıyı kusur etmeden karşı tarafı da aşağılamadan ülkemizden geldi geçti. Fenerbahçe forması giydi, ancak her renkten futbol sempatizanı onu çok sevdi. Savunmanın göbeğinde oynuyordu; ancak bir forvetten daha iyi gol vuruşları yapıyordu. Mesela Daniel Güiza'dan...

Fenerbahçe'de bıraktığı güzel izleri anımsamak için Fabio Luciano ile buluşmuştuk.. Yıl, 2012 idi ve Brezilyalı hâlâ oynayabilecek kadar fit durumdaydı.

Ufuk Kaan Karacan: Türkiye'ye ilk geldiğinde "Brezilya'dan savunma oyuncusu mu alınır?" diyorduk. Sen bize o ezberi yutturdun, şimdi de Brezilya sürekli savunma oyuncusu yetiştiriyor. Ben böyle başlamak istiyorum.

Fabio Luciano: İnsanların böyle bir algısı vardı. Brezilya'da stoperler ve savunma oyuncuları çok iyi değil diye. Bu fikri aslında yalanladığım için çok mutluyum. Ondan sonra gördük ki, aslında Brezilyalı savunma oyuncuları dünyanın değişik yerlerinde oynayabiliyorlar. Tabii ki Fenerbahçe gibi büyük bir kulübe gelen her futbolcu aslında bu tereddütü yaşıyor. Sadece stoperler için değil, gelen her futbolcu için, "Acaba iyi olacak mı, kendini gösterebilecek mi?" diye düşünüyor. Taraftarda da bu endişe oluyor ve bu normal. Ama ben gelip yaptığım işle bu önyargıyı aştığım için ve taraftarı memnun ettiğim için çok mutluyum.

Karacan: Şöyle bir sahne hatırlıyorum: 6 Mart 2005. Malatyaspor deplasmanı. İlk yarı oyundan alındın. Fenerbahçe çok zor bir maç yapıyor. Devre arası gidiyorsun, duşunu alıyorsun. Takım elbisesini giyiyorsun. Sicim gibi bir yağmur var. O yağmurun altında kulübede yerinde durmuyorsun. Fenerbahçe bu sırılsıklam maçı kazanıyor. O gün Luciano'nun takım ruhu adına verdiğin o fotoğraf, Fenerbahçelilerin hâlâ hafızalarında yer ediyor. Buradan yola çıkacak olursak, bir oyuncunun böyle bir profil çizmesi, takım ruhu adına tribüne böyle bir mesaj vermesi üzerine biraz konuşalım.

Luciano: Ben hangi takımda forma giyiyorsam o takımın başarısı için gayret ediyordum. O maçta da aslında olay spontane gelişti. Normalde hoca beni oyundan almıştı ama ben eğer oynayarak katkı sağlayamıyorsam kenardan katkı sağlamalıyım diye düşündüm, çünkü benim oyuna bakışım buydu. Takım kazanırsa hepimiz mutlu olacaktık. Takımımızın başarısı hepimizi mutlu edecekti. Olaya böyle baktığım için de kulübeden dışarı çıktım. Takımın yanında durdum. Onlar ıslanıyordu, ben de kenarda ıslanmak doğrudur diye düşündüm. Ve günün sonunda da kazandığımız için hepimiz çok mutlu olduk. Bunun doğru olduğunu da bu şekilde görmüş olduk zaten.

Karacan: Yine anılardan yola çıkacağım. Bu sefer tarih 21 Nisan 2005. Denizlispor deplasmanı var, Fenerbahçe 10 kişi. Uzatmalarda golü atıyorsun. Sarı kartın var, kırmızı göreceğini biliyorsun. Formayı çıkarıyorsun ve yere seriyorsun. Sarı kartın olduğunu bile bile bunu niye yapmıştın?

Luciano: Bir şeyi yürekten yapınca, duygularla hareket edince böyle olaylar ortaya çıkıyor. Sonradan makul bir şekilde düşününce, tabii ki yapmasaydım daha iyi olurdu diye düşünmüştüm, ama o gün, o şartlarda yapılan şey yürekten gelince kırmızı kart göreceğim hiç aklıma gelmemişti. Taraftar da bunu hangi duygularla yaptığımı anladı. Takım zaten bir kişi eksikti, ben de çıkınca bunun zarar vereceğini biliyordum. Ama o zaman duyguların coştuğu, harekete geçtiği bir an. Dolayısıyla yaptığımız bazı şeyleri akılla izah edemeyebiliriz. Ama o an, yaptığımız işin içine yüreğimizi kattığımızın resmiydi. Taraftar da bunu anladığı için onlar da bu yaptığımı desteklediler. Normalde yanlış olan bir hareket olmasına rağmen taraftardan destek gördüm.

Karacan: Peki bir dönem Fenerbahçe'den ayrılırken Beşiktaş'a transfer olacağın söylenmişti. Onu da çok merak etmiştik yıllar boyunca. Var mıydı öyle bir şey?

Luciano: Ben de bazı şeyler duydum o zaman Beşiktaş'la ilgili. Fakat benim için rakip takıma gidip forma giymek mümkün değildi. Brezilya'da da Corinthians'ta oynadım, daha sonra Sao Paulo'nun başka takımlarından da teklif aldım, ama gitmedim. Flamengo'da oynadım, Rio'nun diğer takımlarından teklif aldım, hiçbir zaman düşünmedim. Çünkü ben formasını giydiğim takıma her şeyimi veriyordum. Taraftar da bunu görüyordu. Dolayısıyla taraftara karşı olan saygımdan onların rakip olarak gördükleri başka bir takıma gitmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Beşiktaş'ın da bana ilgisi olmuş olabilir. Bunu tabii ki saygıyla karşılarım. Ama hiçbir zaman gidip Fenerbahçe'ye rakip olan bir takımın formasını giymek istemedim.

Karacan: Peki Allah aşkına o golleri nasıl atıyordun? Yani bir gizli forvet havasındaydın. Herkes gibi idolün Ronald Koeman, Daniel Passarella mıydı, yoksa zaten forvet miydin?

Luciano: Tabii ki futbola başlarken forvet olarak başladım. Altyapılarda forvet olarak oynuyordum. Profesyonel takıma geçtikten sonra stoper olarak oynamaya başladım. Belki bunun etkisi olabilir. Ama bunu bize takımın karakteri sağladı. Hocamız o zaman Christoph Daum'du, bize bu özgürlüğü tanıyordu. İleri çıkmam beni serbest bırakıyordu. Belki önemli bir faktör de o zamanlar Mehmet Aurelio'nun takımımızda olmasıydı. Ben ileri açıldığımda o geriyi tutabiliyordu. Geride onun olduğunu biliyordum ve bu yüzden rahattım. O sırada ileri çıkabiliyordum rahat rahat. Bu da çok sayıda gol atmamı sağladı. Hocamız sayesinde oldu bu. O özgürlük, benim de belki altyapıdan aldığım forvet özelliğiyle birleşince böyle bir sonuç ortaya çıktı. Ben de bu durumdan dolayı mutluydum.

Kaynak: GOAL.COM Yukarı